30 Ağustos 2011 Salı

(: bugün bayram :)





küçükken hatırlıyorum bayramdan önceki gece uyuyamazdım

ertesi gün en güzel kıyafetlerimi giymek için heyecanlanırdım 

ve bayram sevinci olurdu üzerimde,yaşlandım galiba :) 


herkese sevdikleriyle birlikte mutlu mutlu bayramlar

bayramlar eskisi gibi değil diye düşünsekte 

havası hep bambaşka...

şeker tadında bayramlar herkesleri sevgiyle kucaklıyorum:)))
iyi bayramlar!!!!

17 Ağustos 2011 Çarşamba

bir varmış bir yokmuş

zamanın birinde fazlasıyla yakın ülkelerden birinde bir kız yaşarmış. bu kız her şeyi eline yüzüne bulaştırmasıyla ünlüymüş. hayatında olan hiçbir şey için kimseye kızmaya hakkı yokmuş, çünkü yaşadığı pek çok şeyin sebebi yine kendisiymiş. onu tanıyanlar olanca iyi niyetleriyle hep başkasına kızarlarmış onun mutsuzluğu yüzünden.. ama dur bir dakika iyi niyet mi?? şöyle düzelteyim, yakınındaki insanların pek çoğu başkalarına kızarmış onun mutsuzluğu yüzünden ama arkasından  "kendi etti kendi buldu" derlermiş.( kesin böyledir) 
bilirmiş suçun kendisinde olduğunu ama hiçbir şeyde yapamazmış işte. yapmazmış. istermiş ama olmuyormuş.
beceremediği şeyler yüzünden yaşadığı o mutsuzlukları düşünürmüş, yenilerinin onu bekliyor olma ihtimalini düşünürmüş, düşünürmüş de düşünürmüş. 

13 Ağustos 2011 Cumartesi

MiMiM :))

sevgili tunes beni mimlemiş ona  çok teşekkürlerimi iletiyorum:)) bu benim blogger dünyasındaki ilk mimim,tunes bende artık ayrı bir yerin var :))  ne yapılacağını pek bilmiyorum.bilmesemde deniyecem artık bişeyler :) tunes'in  beni mimlediği konu ''Çok beğendiğiniz, izlemekten asla sıkılmayacağınızı düşündüğünüz 3 filmi (Üçlemeler üç film olarak sayılacaktır), neden bu kadar beğendiğinizi de açıklayarak yazın'' . evet gelelim filmlerimize  izlemekten bıkmayacağım bir çok film var acaba hangisini yazsamm??? sadece 3 hakkımız varmış..





1-) ilk filmim " Başka Dilde Aşk"  Saadet Işıl Aksoy' u çok beğeniyorum ve bu filmdeki oyunculuğu çok güzel. Mert Fırat'ın hakkını yememek gerek  çünkü muhteşem bir oyunculuk çıkartmış. 
Konuşmadan aşkın yaşanabileceğini anlatan bir film. İzlerken kendimi hep Zeynep'in yerine koydum "ben olsam ne yapardım acaba?"  diye. 
filmde Zeynep'in "olleeeey bee hayatımın erkeğini buldum hiç konuşmuyor" sahnesine bittim :))
bir de içimi en çok acıtan sahnesi aynı evin içinde ağlama sahnesiydi...

     aşka dair çok içten bir film..






2-) "koş forest koş" 

Forest Gump; güldüren hüzünlendiren düşündüren kısacası birçok yerden insanı etkileyen bir film..
 " hayat bir kutu çikolata gibidir, içinden ne çıkacağını bilemezsin.."



3-) İNCİR REÇELİ

bu film beni çook ağlatmıştı özellikle son sahnelerinde...konu itibariyle  sıradan görünsede izledikçe büyüsüne kapılıyorsun. hasta bir insanın gözüyle hayatı görmek insanı yaşama sarılma hissi aşılyor. sevgiyi bu derece yalın ve dokunmadan hissetmek herkese göre değildir... acıklı olduğu için değil içinde çaresizliği barındırdığı için sevdim bu filmi , yapacak birşey olmadığı için çaresiz kalmanın ne demek olduğunu iliklerimde hissettim.

" bana canlı birini sevme hakkı vermediler bende incir reçelini sevdim.."




defalarca izleyebilirim,bu filmleri hiç bıkmadan her seferinde ilk defa izliyormuş duygusuyla.. bendegeleneği bozmayayım mimlemeye devam .nil, ,limbolin,şule,queen's choice filmlerinizi  bekliyorum :)